PALEOLİTİK VE ARKAİK DÖNEMDE ANKARA
Ankara, Türk gezginlerle birlikte, Ankaralı olanların da biraz ihmal ettiği bir başkent. Buna karşılık yabancı gezginlerin daha iyi tanıdığı bir kent olgusu karşımıza çıkıyor. Çıkıyor çünkü ben de Ankara’dan bir süreliğine İstanbul’a taşındıktan sonra, bir bakıma yabancı bir gezgin gibi tanıdım bu kadim kenti. Başkent olmasından kaynaklanan resmi görüntüsü ilk bakışta gezginleri yanıltıyor. Binlerce yıllık bir tarihin izlerinde olduğu gibi zengin kültürel, sanatsal ve sosyal hayatı da gözden kaçıyor. Belki de bu yüzden Ankara hiç de hak etmediği “gezilecek, görülecek neresi var ki” şeklindeki yanlış bir şöhrete sahip bulunuyor. Benim için de öyleydi. M.S. ikinci yüzyılın başlarında yaşamış olan Lidyalı gezgin Pausanias, Galatların Anadolu’ya yerleşmeleri hakkında bilgi verirken, Ankara’dan da söz eder. Ankara ya da Ankyra kentini Gordios’un oğlu Midas’ın kurduğunu ve Friglerin bir kenti olduğunu anlatır. Ankara’da antik dönemden kalan eserlerin en eskisi dik bir ya...