23 Mayıs 2020 Cumartesi

Ankara Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi


Ankara Kalesi'nin Hisar kapısından çıkar çıkmaz, eskiden At Pazarı olarak bilinen hanlar bölgesi karşımıza çıkar. Bunlardan biri de Çengel Han’dır. Çengelhan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1522-1523 yıllarında yaptırılmış. Çengelhan'ın, Kanuninin kızı Mihrimah Sultan'ın eşi Damat Rüstem Paşa'nın Vakfı'na bağlı olduğu bilinmektedir. 500 yıllık bir geçmişine rağmen Çengelhan, Ankara'nın hanlar bölgesinde özgün yapısını koruyabilen ender yapılardan biridir.

Döneminin en büyük dört hanından biri olan Çengelhan, çok sayıda oda ve ''develik'' kısmı ile hizmet vermiş. Çengelhan, kareye yakın dikdörtgen planlı mimari yapısıyla Klasik Osmanlı kent içi hanlarının güzel bir örneğini oluşturur. Çengelhan'ın ortasında üstü açık bir avlu bulunmaktadır. Hanın üst katlarında konuk odaları, alt katlarında ise develik olarak adlandırılan büyük ve geniş odalar bulunmaktadır. Develerin bağlandığı bu odalarda bazen kalabalık gruplar da kalabiliyormuş.

20. yüzyılın sonlarına doğru, terkedilmeden önce; tiftik, yapağı, ham deri toptan satışlarının yapıldığı bir tabakhane ve yün deposu olarak kullanılmış. Etrafı tonoz örtülü revakla çevrili avlunun bir kenarında bulunan yapı, Koç Holding'in kurucusu Vehbi Koç'un iş yaşantısına başladığı dükkâna da ev sahipliği yapmış. Çengelhan, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiralanarak restore edilmiş ve 2005 yılından itibaren sanayi müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Müzede, İnsanoğlunun yaratıcılığı ve çalışkanlığı ile bezenmiş, yetenekli mühendisler ve zanaatçılar tarafından yapılmış objeler ile muhteşem güzellikler sunulmaktadır.

Toplam 32 odada; denizcilikten karayolu taşımacılığına, havacılıktan tıbba kadar pek çok sanayi kolunun geçmişini gözler önüne seren 3 000’den fazla obje ile ziyaretçilerini karşılamaktadır. Müzenin birinci katında Raylı Ulaşım, Oyuncaklar, İletişim, Denizcilik, Günlük Yaşam, Rahmi M. Koç Galerisi, Havacılık bölümleri yer almaktadır. Müze; ulaşım, sanayi ve iletişim tarihine adanmış olmakla birlikte, koleksiyonda Ankara ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili objelere de yer verilmiş.

Müzenin zemin katında Makineler, Vehbi Koç Dükkânı, Karayolu Ulaşımı ve Esnaf Sokağı yer alırken bodrum katında da Tarım bölümü yer almaktadır. Minyatür modellerden başka sandal ve arabalar gibi birebir ölçülerde objeleri de kapsamaktadır. Yalnız Müze binası bile evrensel cazibesi, romantik ortamı, tarihi ve keyifli atmosferiyle görülmeye değer.

Çengelhan'ın ortasında üstü açık avluda konumlanmış olan Çengelhan Brasseria,  80 kişilik masa ve 250 kişilik kokteyl kapasitesine sahip. Ankara'nın seçkin davetlerine ev sahipliği yaptığını öğrendiğim Çengelhan Brasseria tarihi ve sanatı içinde barındıran ender mekânlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Menüye baktığımda fiyatlar bakımından da ender olduğunu gördüm. Bütçemin bu mekânda yemek yememe uygun olmadığını görmek beni üzdü ise de mekânı görmekten keyif aldım. 

Bir görevliye fotoğrafımı çektirerek, yemek yemesem de tarihin içinde yerimi almış oldum. Müzeden ayrıldığımda Ankara Kalesi’ni bir kez daha gezmek üzere Hisar Kapısına yöneldim.

Altındağ’ın en yüksek yerinde konuşlanmış olan Ankara Kalesi Ankara’nın en önemli sembollerinden biridir. Hititlerden bu yana hep aynı yerde bulunan kale Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular dönemlerinde birçok kez onarılmış. İç kale ve çevresini kuşatan dış kaleden oluşmaktadır. Kaleiçi Mahallesinde yaşam devam ediyor. Büyük bir bölümünde evler harabe halinde, Hisar kapısı civarındaki evler ve konaklar aslına uygun olarak yenilenmiş. Bu şirin evler turistik dükkânlara, sanat evlerine, kafelere, restoranlara ve oteller dönüşmüş. Kendimi zamanda yolculuk yapmış gibi hissettim.