12 Mayıs 2020 Salı

ANKARA ROMA ÖREN YERİ


Roma İmparatoru Caracalla ‘nın milattan sonra 212-217 yıllarında Sağlık Tanrısı Asklepion adına yaptırdığı Roma Hamamı, başkentin önemli kültür hazinesi olarak öne çıkmaktadır. Ankara'nın tarihi merkezlerinden Ulus'ta yer alan Roma Hamamı Açık Hava Müzesi ve Ören Yeri, Roma İmparatorluğu döneminde yapılan en büyük hamamlardan biri olma özelliği taşıyor.

Ulus Meydanından Yıldırım Beyazıt Meydanına uzanan Çankırı Caddesi üzerinde, Ulus'tan itibaren yaklaşık 400 metre uzaklıkta, yolun batısında, caddeden 2,5 metre kadar yükseklikte yer almaktadır. Ulus meydanından kuzeye giden Çankırı Caddesi'nin solunda bulunan Roma Hamamı Ankaralıların dikkatini çekmemiştir. Benim de çekmemişti. Hacıbayram tepesi ve Ogüst Mabedini araştırırken varlığının farkına vardım.

Yaklaşık 65.000 m2’lik bir alanı kapsayan Ankara Roma Hamamı ören yeri, 1997-2001 arasında yapılan çalışmalarla açık hava müzesi görünümüne kavuşturulmuştur. Ören yerinde bulunan yaklaşık 1000 adet taş eser; mezar taşları, kitabeler ve mimari parçalar olarak 3 ana gruba ayrılmıştır. Avlunun güney kanadında çoğunlukla Roma ve Bizans dönemini içeren mezar taşları, kuzey kanadında yazıtlı bloklar, altlıklar ve su künkleri, doğu kanadında sunak ve diğer mimari eserler, orta alanda da lahit ve aslan heykelleri sergilenmektedir.

Hamam binasının ve avlunun kısmen doğusunda yer alan sütunlu yolun, antik Ancyra şehrinin kutsal alanı olan Agustus Tapınağı’nın bulunduğu yere kadar uzandığı bilinmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bugünkü Çankırı Caddesi yapılırken bu sütunlu cadde ortaya çıkmış ve yolun altında kalmıştır. M.S. 3. yüzyılda yapılmış olduğu, tahmin edilen yol akantüs yapraklı sütun başlıklı mermer sütunlardan oluşmakta idi.


Türk Tarih Kurumu'na bağlı olarak yapılan kazılarda, M.S. 211-217 yılları arasında, İmparator Caracalla zamanında yapıldığı ve Bizans döneminde onarıldığı anlaşılmıştır. Roma Hamamı. III. Yüzyılda Septimus Severus ‘un oğlu Roma İmparatoru Caracalla tarafından M.S. 212-217 yılları arasında Sağlık Tanrısı Asklepeion adına yapılmıştır.

Romalı Konsül Manilius M.Ö. 189 yılında, Ankara yakınlarında Galatları yenerek, Galatya'yı Roma topraklarına kattı ve Bergama Krallığı'na bağladı. M.Ö. 25 yılında da Roma'nın ilk imparatoru Agustus tarafından Roma Eyaleti haline getirilen Galatya'nın başkenti olmuştur. Ankara'nın en parlak dönemi, Roma’nın Galatya Eyaletinin Metropolis’i yani Anakenti olduğu dönemdir.

Doğu Roma'nın merkezi İstanbul, Ankara ise dinlenme yeri olmuştur. Kent askerî açıdan stra­tejik bir öneme sahipti. 600 yıl bölgeye hâkim oldular. İlk yıllarda kentin yönetimini Galat prenslerine bıraktılar. Kent Roma döneminde birçok yapılarla donatıldı ve diğer Roma kentlerinde olduğu gibi 12 semte bölündü. İçişlerinde bağımsız ve demokratik olarak, Romalı bir vali ve halk tarafından seçilen meclislerle yönetildi.

Galat Prensleri döneminde kentin alt yapısı tamamlanmış ve Elmadağ'dan taş boru­larla su getirilmiştir. Alt yapı tamamlandığı için, Roma vatandaşlarının en çok yararlandıkları ve keyif aldıkları bir mekân olan Roma Hamamı inşa edilmiştir. Dünyadaki en büyük Roma hamamlarından biri olduğu kabul ediliyor.

Antik bir harabe olarak bilinen Çankırı Caddesi üzerindeki bu mekân, kazılarla arkeolojiye kazandırılmış önemli antik kalıntılardan biridir. Höyük altında kalan taş kalıntılar çok iyi bir şekilde korunduğundan yapının planı anlaşılabilecek durumdadır. Buna göre yapının bir taşra kenti hamamından çok İmparatorluk standartlarına göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Hamamın yapıldığı arazi Çankırı Caddesi içlerine kadar uzanmaktadır. Dikdörtgen planlı olan arazinin boyutları 250 metreye 132 metredir. Başka bir deyişle, 40 dönüme yakın bir alanı bulunmaktadır.

Kazılarda, spor ve oyun yeri olarak bilinen ''Paleastra'' ile hamamın kapalı kısımları ortaya çıkarılmıştır. Kapalı kısımlarda soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleri bulunmaktadır. Soğukluk bölümünde yüzme havuzu ve soyunma yerleri yer almıştır. Sıcaklık bölümünde yıkanma ve terleme yerleri bulunmuştur. Ayrıca avlular, külhan/ocaklar, servis kısımları ve su depoları da kazılarda bulunanlar arasındadır. Günümüzde kısmen restore edilen hamam alanı, Ankara çevresinden toplanan yazıt ve mezar taşlarının sergilendiği bir açık hava müzesi görünümündedir.

Ankara'da bilinen en eski su şebekesi Roma dönemine ve Roma hamamına aittir. Bu dönemde Roma hamamı ve çevresine getirilmiş olan su, Ankara Kalesi'ne kadar çıkarılmıştır. Böylelikle, kale civarındaki yerleşimler de bu su dağıtımından yararlanmışlardır.

Bizans dönemine kadar kullanılmış olan Roma Hamamının, 7. yüzyılda geçirdiği bir yangın sonucu tahrip olduğu anlaşılmıştır.  Kazılar sırasında ele geçen sikkelerden, yaklaşık beş yüz yıllık bir süre ile kullanıldığı ve zaman zaman onarıldığı anlaşılmaktadır. Daha sonraları, Ankara Kalesi'nin yapımında malzeme olarak yarar.