ANKARA ROMA ÖREN YERİ
Roma İmparatoru Caracalla ‘nın milattan sonra 212-217 yıllarında
Sağlık Tanrısı Asklepion adına yaptırdığı Roma Hamamı, başkentin önemli kültür
hazinesi olarak öne çıkmaktadır. Ankara'nın tarihi merkezlerinden Ulus'ta yer alan
Roma Hamamı Açık Hava Müzesi ve Ören Yeri, Roma İmparatorluğu döneminde yapılan
en büyük hamamlardan biri olma özelliği taşıyor.
Ulus Meydanından Yıldırım Beyazıt Meydanına uzanan Çankırı Caddesi
üzerinde, Ulus'tan itibaren yaklaşık 400 metre uzaklıkta, yolun batısında,
caddeden 2,5 metre kadar yükseklikte yer almaktadır. Ulus meydanından kuzeye
giden Çankırı Caddesi'nin solunda bulunan Roma Hamamı Ankaralıların dikkatini
çekmemiştir. Benim de çekmemişti. Hacıbayram tepesi ve Ogüst Mabedini
araştırırken varlığının farkına vardım.
Yaklaşık 65.000 m2’lik bir alanı kapsayan Ankara Roma Hamamı ören
yeri, 1997-2001 arasında yapılan çalışmalarla açık hava müzesi görünümüne
kavuşturulmuştur. Ören yerinde bulunan yaklaşık 1000 adet taş eser; mezar taşları,
kitabeler ve mimari parçalar olarak 3 ana gruba ayrılmıştır. Avlunun güney kanadında
çoğunlukla Roma ve Bizans dönemini içeren mezar taşları, kuzey kanadında
yazıtlı bloklar, altlıklar ve su künkleri, doğu kanadında sunak ve diğer mimari
eserler, orta alanda da lahit ve aslan heykelleri sergilenmektedir.
Hamam binasının ve avlunun kısmen doğusunda yer alan sütunlu yolun,
antik Ancyra şehrinin kutsal alanı olan Agustus Tapınağı’nın bulunduğu yere
kadar uzandığı bilinmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bugünkü Çankırı
Caddesi yapılırken bu sütunlu cadde ortaya çıkmış ve yolun altında kalmıştır.
M.S. 3. yüzyılda yapılmış olduğu, tahmin edilen yol akantüs yapraklı sütun başlıklı
mermer sütunlardan oluşmakta idi.
Türk Tarih Kurumu'na bağlı olarak yapılan kazılarda, M.S. 211-217
yılları arasında, İmparator Caracalla zamanında yapıldığı ve Bizans döneminde
onarıldığı anlaşılmıştır. Roma Hamamı. III. Yüzyılda Septimus Severus ‘un oğlu
Roma İmparatoru Caracalla tarafından M.S. 212-217 yılları arasında Sağlık
Tanrısı Asklepeion adına yapılmıştır.
Romalı Konsül Manilius M.Ö. 189 yılında, Ankara yakınlarında Galatları
yenerek, Galatya'yı Roma topraklarına kattı ve Bergama Krallığı'na bağladı.
M.Ö. 25 yılında da Roma'nın ilk imparatoru Agustus tarafından Roma Eyaleti
haline getirilen Galatya'nın başkenti olmuştur. Ankara'nın en parlak dönemi,
Roma’nın Galatya Eyaletinin Metropolis’i yani Anakenti olduğu dönemdir.
Doğu Roma'nın merkezi İstanbul, Ankara ise dinlenme yeri olmuştur.
Kent askerî açıdan stratejik bir öneme sahipti. 600 yıl bölgeye hâkim oldular.
İlk yıllarda kentin yönetimini Galat prenslerine bıraktılar. Kent Roma
döneminde birçok yapılarla donatıldı ve diğer Roma kentlerinde olduğu gibi 12
semte bölündü. İçişlerinde bağımsız ve demokratik olarak, Romalı bir vali ve
halk tarafından seçilen meclislerle yönetildi.
Galat Prensleri döneminde kentin alt yapısı tamamlanmış ve Elmadağ'dan
taş borularla su getirilmiştir. Alt yapı tamamlandığı için, Roma
vatandaşlarının en çok yararlandıkları ve keyif aldıkları bir mekân olan Roma
Hamamı inşa edilmiştir. Dünyadaki en büyük Roma hamamlarından biri olduğu kabul
ediliyor.
Antik bir harabe olarak bilinen Çankırı Caddesi üzerindeki bu mekân,
kazılarla arkeolojiye kazandırılmış önemli antik kalıntılardan biridir. Höyük
altında kalan taş kalıntılar çok iyi bir şekilde korunduğundan yapının planı
anlaşılabilecek durumdadır. Buna göre yapının bir taşra kenti hamamından çok
İmparatorluk standartlarına göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Hamamın yapıldığı
arazi Çankırı Caddesi içlerine kadar uzanmaktadır. Dikdörtgen planlı olan
arazinin boyutları 250 metreye 132 metredir. Başka bir deyişle, 40 dönüme yakın
bir alanı bulunmaktadır.
Kazılarda, spor ve oyun yeri olarak bilinen ''Paleastra'' ile hamamın
kapalı kısımları ortaya çıkarılmıştır. Kapalı kısımlarda soğukluk, ılıklık ve
sıcaklık bölümleri bulunmaktadır. Soğukluk bölümünde yüzme havuzu ve soyunma
yerleri yer almıştır. Sıcaklık bölümünde yıkanma ve terleme yerleri
bulunmuştur. Ayrıca avlular, külhan/ocaklar, servis kısımları ve su depoları da
kazılarda bulunanlar arasındadır. Günümüzde kısmen restore edilen hamam alanı,
Ankara çevresinden toplanan yazıt ve mezar taşlarının sergilendiği bir açık
hava müzesi görünümündedir.
Ankara'da bilinen en eski su
şebekesi Roma dönemine ve Roma hamamına aittir. Bu dönemde Roma hamamı ve
çevresine getirilmiş olan su, Ankara Kalesi'ne kadar çıkarılmıştır. Böylelikle,
kale civarındaki yerleşimler de bu su dağıtımından yararlanmışlardır.
Bizans dönemine kadar
kullanılmış olan Roma Hamamının, 7. yüzyılda geçirdiği bir yangın sonucu tahrip
olduğu anlaşılmıştır. Kazılar sırasında
ele geçen sikkelerden, yaklaşık beş yüz yıllık bir süre ile kullanıldığı ve
zaman zaman onarıldığı anlaşılmaktadır. Daha sonraları, Ankara Kalesi'nin
yapımında malzeme olarak yarar.
Yorumlar
Yorum Gönder