ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ FRİG KRALLIĞI
Frigler denince aklıma ‘’Eşek Kulaklı Midas’’ miti geliyor.
Liseli yıllarımızda tarih derslerini sıkıcı olmaktan kurtarmak isteyen bazı
öğretmenlerimiz senaryolar ve mitlerle derse girerlerdi. Ben de bu
senaryolardan biri ile, Fethiyeli Midas ile Frigler konusunu işlemek istiyorum.
Frig Kralı Gordios ölmüştür. Halk çok üzgündür. Kral Gordios,
yerine geçecek kimse bırakmamıştır. Ülkenin ileri gelenleri toplanır ve
kâhinlerden yardım ister. Kâhinler kehanette bulunurlar ve şu andan itibaren
Gordion'a arabasıyla ilk giren kral olacaktır derler. Kehanete uygun olan ise
Kral Midas'tır. Krallığı gibi yaşamı ve ölümü üzerine de mitolojiler
yazılmıştır. Yaşamı boyunca acılar çekmiş olan Midas, "eşek
kulaklarıyla" ve dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle ünlenmiştir.
Telmessos (Fethiye) Antik inde yaşamakta olan Midas’ın
Mitolojiye göre acı dolu hayat öyküsü şöyle başlar. Her nasılsa Telmessos’tan
demir çemberli tekerlekleri olan bir araba ile ayrılan Midas Kral Yolunda
haftalarca zorlu bir yolculuk yaparak, Bey dağlarıyla Toros dağlarını aşar.
Yanında yaşlı annesi ve babası ile Kuzey Frig ülkesine ulaşmaya çalışır.
Kehanetin gerçekleşmesi için zaman da geri sayım başlamıştır. Zorlu bir
yolculuktan sonra arabasıyla Gordion’a ilk giren olur.
Gordion’lu kâhinlerin kehaneti uyarınca Frig Kralı seçilir.
Midas Frig ülkesinin bilinen iki kralından bir tanesidir. Frigya en parlak
dönemini Kral Midas'la yaşamıştır. Midas şüphesiz çağının en ünlü krallarından
biridir. Döneminde Frigya güçlenmiş, zenginleşmiş, bolluk ve refaha ermiştir.
Öyle ki, Kral Midas’ın dokunduğu her şey altına dönüşmektedir.
Frig Krallığı ve Gordion (İ. Ö. 1200- 700)
Frig Krallığının başkenti Gordion olup adını, kralları
Gordios ’tan almıştır. Gordion, Ankara'ya 94 km uzaklıkta olup, ilçesi
Polatlı'nın 29 km kuzey-batısındadır. Frigler ’in asıl yerleşimleri, Gordion
merkez olmak üzere; Sakarya bölgesine bağlı olan Afyon, Kütahya ve
Eskişehir’dir. Sakarya Irmağı ile Büyük Menderes'in yukarı çığırları arasında
kalan bölgenin antik çağdaki adı Frigya olarak bilinmektedir. Bu ad,
Balkanlar’dan gelip bu bölgeye yerleşen Friglerden gelmektedir.
Arkeolojik bulgulara göre, İ.Ö. 1360 yılında Anadolu ve
Yunanistan çok şiddetli bir depremle sarsılır ve birçok kent yerle bir olur. Söylentilere
göre Atlantis kıtası da bu depremde yok olmuş, sulara gömülmüştür. İşte bu
felaketten sonra Eski Yunanistan ve Makedonya'nın Trakya kavimleri topraklarını
terk ederek yeni yurtlar aramaya başlarlar.Söylenceye göre; bunlardan bir
bölümü Karadeniz'in kuzeyine yönelir. Aralarında İran adlı bir kavminde
bulunduğu bu grup Kırım üzerinden Kafkasya'yı aşar ve bugün İran olarak anılan
topraklara yerleşirler. Diğer bir bölümü ise deniz yoluyla Mısır'a gider,
ancak Firavun III. Ramses onları Mısır'a sokmaz, Anadolu’ya yönelirler. .
Trakya'dan göç eden diğer bir grup da İ.Ö. 1200 yıllarında boğazları geçerek
Anadolu'ya girer ve zamanla Anadolu'daki Hitit hâkimiyetine son verir.
Frig'ler, başkenti Gordion olan bir krallık kurarak, kısa zamanda büyür ve Orta
Anadolu'nun tümünü egemenlikleri altına alırlar.
Bir mitolojiye göre göre ilk Frig Kralı Gordios, tahta çıkışı
sırasında sabanını (arabasını), boyunduruğuna bir kördüğüm atarak tapınaktaki
sütunlardan birine bağlamıştır. Gordion’lu kâhinlerin "Tapınakta bulunan
Kral Gordios'a ait arabayı sütunlara bağlayan halatın kördüğümünü çözebilen
kişi, tüm dünyaya hâkim olur" şeklindeki kehanetini, yine Makedonya’dan
gelen İskender, aklı ve kuvveti yoluyla çözümlemiştir. Tek düşüncesi dünya
hükümdarı olmak olan Makedonya'nın genç kralı İskender, o yıllarda Anadolu'ya
hâkim olmanın, dünyaya hâkim olmak anlamına geldiğini biliyordu. Gordion’a
geldiğinde, tapınaktaki kördüğümü gördü, Gordion’lu kâhinlerin kehanetini
öğrendi ve kılıcını kaldırdı, tüm gücüyle düğümün üzerine indirdi. Kördüğüm
çözülmüştü. Artık Philip'in oğlu İskender’in Anadolu’ya sahip olması için
hiçbir engel kalmamıştı.
Dokunduklarını altına çeviren Eşek Kulaklı Midas
Şarap tanrısı Dıonısos’un yoldaşı Satıros, Frigyayı gezerken,
Midas’ın sarayının gül bahçesinde uyuyakalır. Kral Midas’ın adamları, Satıros’u
bulurlar ve Midas’ın yanına getirirler. Midas, Satıros’u uzunca bir süre
sarayında ağırlar, izzet ikramda bulunur. Midas’ın konukseverliğinden çok
etkilenen Şarap Tanrısı Dıonisos, kralın kendisinden bir dilekte bulunmasını
ister.
Kral Midas” dokunduğum her şey altına dönüşsün, böylece daha
zengin olayım” der. Midas’ın dileği, Şarap Tanrısı tarafından kabul edilir.
Ancak aynı gün akşam yemeğinde, dokunduğu yiyecek ve içeceklerin altına
dönüştüğünü görünce, tanrı Dıonısos’tan, bu uğursuz gücü geri almasını ister.
Midas’ın durumuna acıyan tanrı, krala Paktalos ırmağında yıkanmasını söyler. Bu
ırmakta yıkanan Midas, tuttuğu her şeyin altına dönüşmesinden kurtulur. O
günden beri de bu ırmakta bulunan altın parçacıkları, bu efsaneye bağlanır.
Kral Midas'ın Eşek Kulakları
Mitolojide; müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin
tanrısı Apollon ile kır tanrısı Pan arasında, bir çalgı yarışması düzenlenir.
Midas, yarışma jürisini oluşturan yargıçlardan biri olarak seçilir. Kır
tanrısı, çaldığı kaval ile hoş sesler çıkarır. Tanrı Apollon ise, her çalgıdan
üstün olduğunu düşündüğü lirini çalar ve herkes onu dinler. Yargıçlardan dağ
tanrısı Tmolos, birincilik çelengini Apollon’a verir. Midas ise çelengini,
kır tanrısı Pan’a verir. Tanrı Apollon, Midas’ın bu yorumuna çok kızar ve”
güzel müziği ayırt edemeyen kulak, insan kulağı olamaz, sana eşek kulağı
yakışır” diyerek, Midas’ın kulaklarını eşekkulağına dönüştürür. Kral Midas
kulaklarını halkın görmemesi için çaresiz kocaman bir külah giyer.
Midas’ı sürekli külahla gören halk büyük bir merakla, ‘’Midas
neden külah takıyor?’’ Midas'ın berberi kralın külah takmasının sırrını
bilmektedir ancak bu sırrı kimselere söyleyemez. Söylediği zaman kralın
kendisini öldürteceğini bildiği için susmak zorunda kalır. Günler ilerledikçe
bu sırrı saklamakta zorlanmaya başlar. Bir süre daha dayanır ama sonunda
bu sırrı daha fazla tutamayacağını anlar, tenha bir yerdeki kurumuş bir kuyuya
bağırarak sırrı söyler, "Midas'ın kulakları eşekkulakları" diye
bağırır ve rahatlar. Ancak sesi kör kuyudan tarlalardaki sazlara, sazlıklara
yayılır. Rüzgâr esince sazlıklardan yankılanan sesi bütün insanlar duyar.
Zor durumda kalan Kral Midas kulaklarını kestirir. Ama
kulaklar kısa zamanda yeniden büyüyerek eski haline döner. Bunun üzerine Midas
Apollon’a yalvarır. ‘’Bütün servetimi al ama benim kulaklarımı düzelt’’ Apollon
onu bağışlar ve eski kulaklarını geri verir ama onun canını alır. Kral Midas adil
olmamanın, kurallara bağlı olmamanın cezasını böyle çeker. M. Ö. 8. yüzyılın
ikinci yarısında Kral Midas ile Frig Devleti büyük güç kazanmıştır. Ancak İ. Ö.
7. yüzyılın başlarında Kimmer akınları ile zayıflamış; daha sonra Lidya
egemenliğine girmiştir. 550 yıllarında da Pers istilası ile bağımsızlığını
tamamen yitirmiştir.
Frigler ’de Yaşam ve Sanat
Büyük olasılıkla Frigler Avrupa’daki ölü gömme geleneklerini
Frigya ‘ya yerleşince de devam ettirmişler. Tümülüslerin içindeki oda mezar,
ana zemin üzerine inşa edilmiştir. Frigler’e ait yazılı belgeler, İ.Ö. 8.yüzyıl
ile İ.Ö. 4.yüzyıl arasındaki dönemden kalmadır. Yapılan Tümülüs kazıları,
onların ağacı geometrik motiflerle bezeyerek eşsiz mobilyalar yaptıklarını,
tahtadan küçük boğa- aslan boğuşması, at heykelcikleri, mitolojik sahnelerin
yer aldığı ahşap kabartma levhaların yanı sıra kendi sanat üsluplarını yansıtan
fildişinden figürler de yaptıklarını ortaya koymuştur.
Ana tanrıça “Kybele” heykel ve kabartmalarında ve “Kybele”
kült yerlerindeki betimlemelerde de küçük buluntulara paralel stil özellikleri
görülür. Frigler’in baş tanrıça olarak kutsadıkları Kybele, İ. Ö. 2. binde
Hitit panteonunda “Kubaba” olarak yer almıştır. Bereketi, çoğalmayı temsil
eden, genellikle yanlarında aslan ve leoparlarla betimlenen ana tanrıça, daha
sonra Frigler aracılığıyla Sardis üzerinden batı dünyasına, Helenistik ve Roma
çağlarına geçmiştir. Anadolu medeniyetleri Müzesindeki Kibele heykel ve
kabartmaları Boğazköy’de, Ankara ve Gordion da bulunmuştur.
Müzede bulunan bir diğer eser grubu ise Ankara civarında
bulunmuş olan, Ankara taşı olarak bilinen andezitten işlenmiş kabartmalardır.
Geç Hitit ve Asur Sanatının etkisinin görüldüğü bu kabartmalar ortostad
biçiminde yapılmış aslan, at, boğa, griffon ve sfenks kabartmalarıdır.
Bu eser grubu, Friglerin bir yandan Batı Anadolu, öte yandan
Geç Asur ve Geç Hitit sanatından etkilendiklerini gösteren canlı örneklerdir. Frigler
‘in başkentleri Gordion’dur. Gordion, güçlendirilmiş surlarla çevrili ve
korunaklı bir kenttir. Gordion’daki resmi yapılarda; dikdörtgen planlı, taş
temel üzerine kerpiç ve ağaçla inşa edilmiş “Megaron” denilen yapı tipi
kullanılmıştır.
Megaron yapı tipi, Batı Anadolu’da İ. Ö. 3. bin yılından beri
kullanılan yapı tipidir. Frigler bu yapıların ön cephelerini; Batı Anadolu
gelenek ve göreneklerine göre pişmiş toprak bezekli levhalarla kaplamışlardır.
Bazı yapıların tabanlarını da geometrik motifli renkli mozaiklerle
süslemişlerdir. Bu levhalardaki motifler; savaşçılar, aslan- boğa boğuşmaları,
insan başlı at gövdeli veya kuş başlı varlıklar, hayat ağacının iki yanındaki
keçileri gösteren figürler gibi konuları içermektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder