ANKARA GENÇLİK PARKI
1940-1950 yıllarının en gözde eğlen dinlen mekânlarından biri
olan Ankara Gençlik Parkı belleğimin derinliklerinde yer almış. Ben 1963
yılında tanıdım Gençlik Parkı’nı. Tekrar yazmaya başlayınca da 57 yıl öncesine
götürdü hafızam beni.
Parktaki gölet ve etrafındaki dinlenme yerleri, çay
bahçeleri, gazinolar bir anlamda güncel sosyal yaşamın karşılaşma ve buluşma
mekânları olarak kurulmuştu. Bu eğilim kendini epeyce bir süre taşımış, Ankara
için geleneksel bir kullanım özelliğine doğru geliştirmişti. Ankaralıların yanı
sıra benim hafızamda da Gençlik Parkı kent içi dinlenme yeri, nikâh
salonu, Göl Gazinosu, Zeki Müren’in ve
meşhur sanatkarların izlendiği gazinolar, göl kenarı çay bahçeleri,
sandalla gölde dolaşma eylem ve görüntüleri ile yüklenmişti.
1963 yılında İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Müzik Seminerinden,
Müzik ve Resim Öğretmenlerimin bütün itirazlarına rağmen, öğretmenler kurulunca
Ankara Yüksek Öğretmen Okuluna seçilmiştim. Eylül ayının ikinci haftasında
Ankara Atatürk Lisesi bahçesine girmiş, çevreye göz gezdirdikten sonra idareye
girmiştim.
Böylelikle Lise son sınıf ve üniversite eğitimim Ankara’da gerçekleşti.
Parasız yatılı öğrenci olmanın yanı sıra ayda 35 lira harçlık almamıza rağmen
sinema, tiyatro ve konserler için yeterli gelmiyordu. Sosyal etkinliklere
katılım için gerekli olan paranın bir bölümünü de yaz aylarında Ankara’da
çalışarak kazanıyordum. Gençlik Parkı kafa dağıtmak için sıkça uğradığımız
mekânlardan biriydi.
Göletin kenarındaki banklardan birine, Göl Gazinosu ve
sanatçıların seslerini duyacak şekilde bazen yalnız bazen de arkadaşlarla
otururduk. Akşamları oturduğumuz bu banklarda, suda yansıyan gökkuşağı
renklerini, gazinodan gelen popüler müzik seslerini dinleyerek hayallere
dalardık. Hayallerimizde parlak gelecek günlerimiz olurdu. Bazı akşamlarda da
vatanı ve milleti kurtarmak için projeler üretirdik. Bazen de Genç
Cumhuriyetimizi kuruluş yıllarına, bozkır olan Ankara’nın ilk günlerine
yolculuk yapardık.
Genç Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve
arkadaşları, tarih sonrası yıpranmış, nüfusu azalmış, fakirleşmiş Ankara,
yepyeni bir kimliğe bürünmeliydi. Öncelikle konut ve ulaşım sorunları
çözülmeliydi. İstasyondan Ankara Kalesine giden ana yol genişletilmiş ve
çevresinde bir dizi kamu binaları yapılmıştı. Dönemin ünlü mimarlarından Vedat
Tek, İstanbul’dan Ankara’ya getirilmişti, Ulus’taki Eski Meclis binası ile,
karşısındaki Ankara Palas Otelinin tasarımlarını yapmıştı. Vedat Beyin
İstanbul’a dönmesi üzerine, yerini Mimar Kemalettin Bey almış ve
projelerin yürütülmesini sağlamıştı.
Daha ilk yıllardan itibaren, Ankara’nın
genişlemesinin, güneyde Yenişehir ve Çankaya Köşküne doğru; doğuda ise
Cebeci ve Dikimevi tarafına doğru olması düşünülmüştü. Bütün çağdaş
başkentlerde olduğu gibi, batılı kentlerde var olan “Kent Parkları” Ankara’da
da yaratılmak istendi.
Osmanlının Başkenti İstanbul bu bakımdan oldukça zengin bir
kent idi. Emirgan Korusu başta olmak üzere Hıdiv Kasrı, Beykoz Kasrı, Maslak
Kasırları, Ihlamur Kasrı, Aynalıkavak Kasrı ve sayamadığımız nice koru ve
kasırlar kent parklarının bir parçası olarak yerini almıştı. Cumhuriyetin
Başkenti Ankara da üzerine düşeni yapmalı idi. Parkı projesi, aynı zamanda,
1923’ten başlayan ve sürekli hale gelen kentleşme hareketinin bir devamı
olacaktı.
Bu yaklaşımla ve modern bir kentte olması gereken su ve yeşil
birlikteliğini hayata geçirmek üzere inşa edilmiş ilk alan Gençlik Parkı’dır. Kentin
Ulus’tan Kızılay’a gelişme yönünde 28 hektar bir alanda yer alan Gençlik Parkı,
İncesu Deresi’nin ıslah edilmesi ile oluşturulan havuzu ile Ankaralılara her
alanda eşsiz deneyimler sunan bir mekân haline gelmiştir.
Parkın havuzu içinde yer alan iki adadan birisi eğlence
amaçlı kullanılan Göl Gazinosu’dur. Kullanıma açıldığı tarihten başlayarak batı
tarzı müzikli programların yapıldığı bir mekân olan gazino, 1950’li yıllarda
dönemin politik tercihlerine bağlı olarak batı tarzı müziğin yanı sıra alaturka
müziğin de dinlenebildiği bir yer haline gelmiştir.
İnşasına 1936 yılında başlanmış olan Gençlik Parkı 19 Mayıs
1943 tarihinde hizmete açılmış, 1944 yılında 30 Ağustos Zafer Bayramı
kutlamaları için havuzunda yüzme, kürek ve yelken yarışları düzenlenmiştir.
1951 yılında parkın içine bir Lunapark kurulmuş, 1957 yılında parkı dolaşan iki
minyatür tren- Mehmetçik ve Efe- hizmete girmiştir. Gençlik Parkı açıldığı tarihten
başlayarak uzunca bir süre Ankaralılar tarafından çok yoğun kullanılan simge
mekânlardan birisi olmuştur.
Gelişmesi ve yapımını anımsayalım. İncesu Deresi’nin taşkın alanı düşünülen park projesi
için uygun mekânlardan biri idi. 270 000 metrekarelik bu bataklık arazi şehrin
büyük park ihtiyacını karşılamak üzere düşünülmüştü. Bunun üzerine Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından Gençlik Parkı’nın yapımı için 1935 yılında 600
000 lira tahsis edilir. O yıllar için oldukça büyük bir paradır parkın yapımı
için ayrılan para.
Yorumlar
Yorum Gönder